Ülkemizin ve Dünyanın üzerine, bir kara bulut gibi çöken korona virüsü salgını sonrası, uygulanan sosyal izolasyon insanları evlerinde kalmaya zorladı. Hal böyle olunca da insanlar evde yapılabilecek şeyler listesinin başında gelen, film izleme aktivitesine yoğunlaştı. Gariptir ki Salgından sonra insanlarda virüslerle ilgili film izleme isteği oluştu. Bizde bu isteğinize yanıt olarak izlemek isteyebileceğiniz salgın hastalıklarla alakalı filmleri derledik.
Yaşadığımız durumun adeta bir simülasyonu – Contagıon – Salgın 2011
2011 yılında vizyona giren ancak beyaz perdede istediği başarıyı yakalayamayan Contagion, son bir ayda en çok izlenen dördüncü film olmayı başardı. Bunun nedeni Corona virüsün yayılmasına benzeyen başlangıç öyküsü ve internet ortamında yayılan komplo teorileri.
Filmin konusu ise şöyle; Bir işkadını olan Beth Emhof, Hongkong taki bir iş görüşmesinde gizemli ve bilinmeyen bir virüs kapar. Ülkesine döndükten iki gün sonra ise acı içinde ölür. Ancak virüsü ailesine ve çevresindekilere çoktan bulaştırmıştır. Kısa sürede Pandemic bir hastalığa dönüşen virüs dünyanın tüm ülkelerinde kitlesel ölümlere yol açmıştır. Durumu kontrol altına almaya çalışan dünya sağlık örgütü çalışanları çaresizdir. Acaba virüs etkisiz hale getirilebilecek midir.
Filmde virüsün fizyolojik etkilerinin yanı sıra, kaos ve panik ortamına sürüklenen insanların sosyolojik buhranları harika bir şekilde yansıtılmış. Özellikle stokçular ve umut tacirliğinin acımasızca seyircinin suratına tokat gibi çarpan kaybediş ironisi sizleri düşünmeye sevk edecek.
Filmin oyuncu kadrosunda Matt Damon, Marion Cotillard, Jude law, Kate Winslet, Gwyneth Paltrow,Laurence Fishburne (Ciddi anlamda yıldızlar topluluğu) yer alırken, yönetmen koltuğunda Steven Soderbergh oturuyor.
Sizi Hapsedecek Bir Film – Karantina – Quartintine – 2008
Başrolünde Jennıfer Carpenter‘in (Angela Vidal Karakteri) yer aldığı filmde insanların meslekleri üzerine haberler yapan Angela, iş arkadaşı Scott ile beraber Los angelasta bir grup itfaiyeci ile röportaj yapacaktır. Bu esnada itfaiyecilere verilen bir görev sonrasında Angela`da onlara katılır. İzbe bir sokak arasındaki binada meydana gelen olay, hem itfaiyecileri hemde Angela`yı oldukça zorlayacaktır, çünkü artık bina bir karantina bölgesidir.
Bir omuz üstü kameradan izlediğimiz film, çekim tekniği açısından REC filmi ile oldukça benzer öğeler taşıyor. Yer yer yükselen gerilimin çok iyi yansıtıldığı filmde, insanların yaşamları için neler yapabileceği derinlemesine irdeleniyor.
Amerika menşeili filmin yönetmenliğini Kaçış yok, Şeytan gibi filmlerle adını duyuran John Eric Dowdle yapıyor.
Salgın zamanı kör olmak temalı Körlük – Blindless- 2008
Jose Saramango’nun körlük kitabını okuyanlar hatırlayacaktır. İş sonrası evine dönen bir adam trafikte aniden kör olur. Bunun her hangi bir nedeni de yoktur. İşte böyle bir bilinmezlikle başlıyordu kitap. Okumayanlar üzülmesin çünkü insanları kör eden bir salgının bir kente nasıl yayıldığını öğrenmek için bu filmi izlemeniz yeterli olacaktır.
İzleyenler tarafından oldukça olumlu eleştiriler alan Körlük, bir göz doktorunun sıradan yaşantısını değiştiren bir vaka ile aniden kaosa sürüklenmesini konu alıyor. Başrolünde Hollywood’un sevilen aktiristi Jullian Moore, Mark Ruffalo ve Yusuke İseya bulunuyor. Ana işleyiş unsuru olarak bir felaket filmi gibi görünse de, hikaye aslında insan doğasının vahşiliğine vurgu yapılıyor. Salgın süresince gelişen olaylar yer yer seyirciyi yavaş temposu ile boğsa da, beklenmedik bir anda filmin aksiyonu sizi sürüklüyor.
Fantazya ürünü gibi duran Körlük, bir salgının insanı nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.
Zombiye dönüştüren Z virüsü Dünya Savaşı Z – World War Z – 2011
Dünyanın sonunu getirmeye meraklı Hollywood sinemasının ürettiği bir başka salgın filmi ise World War Z. Başrolünde ise asla yaşlanmayan ve yakışıklılığından bir şey kaybetmeyen Brat Pitt yer alıyor. İzleyiciler tarafında tam not alan filmin konusu ise şu şekilde, harika bir Newyork sabahında ailesi ile birlikte yolculuk yapan biyoloğun, bir anda insanları Zombiye çeviren bir salgının ortasında kalışını konu alıyor.
Şehri bir anda cehenneme çeviren virüs salgınından kurtulmak için verilen mücadelenin sonunda biyolog, virüsün kaynağının bulunması ve aşı geliştirilmesi için devletin kurduğu araştırma ekibinin başına getiriliyor.
Film de tempo ve aksiyon hiç düşmüyor. Diğer filmlerde ve dizilerde görmeye alışkın olduğumuz zombilerin aksine bu zombiler oldukça hızlılar ve filmi seyir zevki yüksek bir hale getiriyor. Ailece izleyebileceğiniz mükemmel bir salgın filmi.
World War Z, Max brooks’un aynı isimli kitabından esinlenilerek senaryolaştırıldı ve yönetmenliğini Marc Froster yaptı.
Yine Zombiye dönüştüren T virüsü – Ölümcül Deney Serisi – 2002
Aynı isimli bir bilgisayar oyunundan uyarlanan serinin başrolünde sevilen aktirist Mila Jojowich rol alıyor. İzleyiciler tarafından oldukça beğenilen film peş peşe çekilen filmleri ile unutulmaz seriler arasında anılmaya başlandı bile. Filmin konusu ise şöyle;
Racoon City’de faaliyet gösteren Umbrella isminde bir araştırma şirketi geliştirdiği T virüsünü kontrol edemez ve virüs kısa sürede dünyaya yayılır. Etkilediği tüm insanlar önce delirir ve sonra kendini öldürerek bir zombi olarak tekrar canlanır. İşte bu noktada virüsü kontrol etmek isteyen şirket Alice isminde bir kız ve erkek kardeşi üzerinde çeşitli deneyler yaparlar ve Alice virüse bağışıklık gösterir. Virüs ona inanılmaz yetenekler bahşetmiştir. Ancak saklanan sırlar açığa çıktığında Alice Umbrella isimli şirketten intikam almaya yemin eder.
Dünya çapında ciddi hasılat elde eden serinin büyük bir fan kitlesi oluşmuş durumda, yapımcılığını Screen Gems firmasının yaptığı filmin yönetmen koltuğunda ünlü yönetmen Paul W. S Anderson yer alıyor.
Eğer tüm seriyi izleyemem diyorsanız üçüncü film olan Ölümcül Deney İnsanlığın sonunu tavsiye ediyoruz.
Yok Eden Virüsün Efsane Hikayesi – Ben Efsaneyim – 2008
Will Simith’in en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen Ben efsaneyim, bir virüs nedeniyle tüm dünyanın yok olduğu distopik bir gelecekte geçiyor. Doğanın devasa şehirleri yeniden fethettiği, geyiklerin Times meydanında otladığı bir dünyada, bilim adamı Robert Neville gündüzleri avcı toplayıcı bir yaşantı sürerken, geceleri virüse karşı bağışıklık sağlayabilecek bir aşının yollarını aramaktadır. Amacı karanlıkta gizlenen zombileşmiş insanları, yeniden insanlaştırmak hastalığa karşı çare olmaktır.
Filmde yalnızlığın getirdiği baskıyı kaldırmaya çalışan bir adamın, edindiği misyon gereği güçlü kalmaya çalışmasını izliyoruz. Tüm bunların yanı sıra hikayenin altında yatan duygusal tema tüm izleyiciyi kendisine bağlıyor, yer yer gözlerimizin dolmasına neden oluyor.
159 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen filmin yönetmenliğini Francis Lawrence yaptı. Film gösterildiği yıl MTV en iyi erkek oyuncu ödülünü Will Simith’e getirdi.
Geçmişten Geleceğe Harika Salgın Filmi 12 Maymun -1995
Film, yapım tarihi itibariyle eski olsa da, gerek konusunun orjinalliği, gerekse Bruce Wills’in efsane performansı nedeniyle kesinlikle bu listede yer alması gereken harika bir salgın filmi. Tüm felaketlerin ağa babası olacak bir salgın geçmişte dünya nüfusundan beş milyar kişinin eksilmesine neden olmuştur. Hayatta kalmayı başaran azınlık yaşamı bir şekilde devam ettirmeyi başarsa da, geçmişe gidip tüm bu olanları sonlandırmak isterler ve bu iş için mahkum James Cole’u seçerler.
James, geçmişe dönüp virüsün kaynağını tüm insanlığı yok etmeden durdurmalıdır.
Aksiyonu tadında bir film olsa da Psikolojik gerilimin ağır bastığı, ters köşe bir son ile taçlanan harika bir seyir sizleri bekliyor.
Zaman yolculuğu teması ve zamansal paradokslardan hoşlananlar için harika bir deneyim sunuyor.